Bu Yaz Sizi Seyahate Çıkaracak 10 Kitap
Bu yaz tatile gidemiyorum diye hayıflanan biriyseniz ya da alternatif tatiller arıyorsanız size çok güzel bir önerim var. Sizi birbirinden güzel ülkelere seyahate götüreceğim dersem inanmazsınız herhalde. Hem de hiçbir efor sarf etmeden ve de tarihte bir yolculuk yaparak. Kitaplarla haşır neşir olan biriyseniz ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Diyeceğim kitaplar sayesinde Rusya, İran, Adana, Almanya, İspanya, İngiltere, ABD ve nice yerlere seyahate çıkacaksınız. Ve serüvenimiz başlasın.
1.Palto (Gogol)
İlk durak Petersburg. Yıl 19.yy. Bu kitapta Akakiyeviç adlı alt tabaka sayılan bir memurun basit ama içler acısı hayatına tanıklık edeceksiniz. Bu tanıklık sırasında Petersburg sokaklarında kaybolma pahasına gezerek bir şehri en iyi şekilde tanıma şansı bulacaksınız. Aman gezerken bir kürkçü dükkanına girip Akakiyeviç için bir palto alırsanız çok makbule geçersiniz ama sakın çok pahalı bir şey de almayın. Malum yol uzun ve sağlam bir ata verecek paranız da kalması gerek. Palto’yu Akakiyeviç’e verip sıkı pazarlıklar sonunda atınızı aldıktan sonra rota Semerkant. Güneye doğru hızla ilerlerken Moskova’da bir mola verip kardeşini ziyarete gelen Anna Karenina’yla bir çay içmenizi tavsiye ederim. Aman fazla oyalanmayın yolumuz uzun ve yaz kısa. Kafkaslarda da dikkat edin Hacı Murat kitabı patlak vermiş durumda olduğu için ormanlardan geçerken göğsünüze bir kurşun yemeniz an meselesi olabilir.
2.Semerkant (Amin Maalouf
Ve uzun uğraşlar sonunda Semerkant’a ulaşıyorsunuz. Yıl 11. yy. Hemen Ömer Hayyam’ı burada bulsanız iyi edersiniz. Ömer Hayyam’la yaptığınız sohbetlerin hiç bitmesini istemeseniz de yıllar hızla ilerliyor. Bu sırada Türkleri, Hazar Bölgesi çevresini iyice tanırken kendinizi 19. yy İran’ında modernleşme harekatlarına katılırken buluyorsunuz. Bu sıra elinize Ömer Hayyam’ın Rubaiyat kitabı tutuşturuluyor ve bunu Amerika’ya götürmeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Ama acele etmeden önce İran’da tanıştığınız eşiniz için de bir at alsanız iyi edersiniz. İsmi Şirin ve o da bu Rubaiyat’ın Amerika’ya götürülmesini gerçekten istiyor. Birlikte dört nala Halep’e ilerleyip İstanbul’a giden trene biniyorsunuz.
3.Doğu Ekspresinde Cinayet (Agatha Christie)
Bu sırada 20. Asra geldiğinizi farkediyorsunuz. Trende ünlü dedektif Hercule Poirot ile tanışıyor ve kendisinden anılarını anlatmasını istiyorsunuz. Sizi kırmıyor ve başından geçen bir iki hikaye anlatıyor hikayeler bittiğinde “Belli mi olur belki yarın bineceğimiz Doğu ekspresi treninde de bir hikaye çıkar.” diyerek göz kırpıyor sana. Bu sırada Tren Konya’da duruyor. Birazdan tekrar kalkacak ama acele ederseniz Adana’ya da bir göz atıp gelebilirsiniz.
4.Zıkkımın Kökü (Muzaffer İzgü)
Yıl 1940’lar. Adana’da çocukluğunu geçirmiş bir yazarın hayatına tanıklık edip bu yazarı takdir etmeden duramazken treninizin kaçacağını farkedip hemen koşuyorsunuz. Allah’tan tren sizi görüyor ve giderken durup sizi alıyor. İstanbul’a varıp zar zor Doğu Ekspresi treninde yer buluyorsunuz. Tren hızla ilerlerken trende bir cinayet oluyor ve tüm suç size atıldığı için trenden apor topar kaçmak zorunda kalıyorsunuz. Kaçmadan eşinize Titanik gemisinde buluşalım diye bir not bırakıyorsunuz.
5.Güvercin (Patrick Süskind)
Hızla Almanya’ya gidiyorsunuz. Burada bir oda kiralayıp monoton bir hayat sürmeye başlıyorsunuz ama bu monoton hayatınızı odanızın önüne tüneyen bir güvercin mahvediyor ve koca bir gününüz berbat geçiyor. Gün sonunda Hercule Poirot’un cinayeti çözdüğünü ve sizin katil olmadığınız anlaşılınca hemen rotanızı İngiltere’ye çeviriyorsunuz.
6.Katya'nın Yazı (Nicholas Seare-Trevanian)
Ama yanlış otobüse binerek kendinizi İspanya’nın Bask bölgesinde buluyorsunuz. Bir anda 2. Dünya Savaşı öncesi anılarınız canlanıyor. Burada bir yaz tanıştığınız Katya adlı eski sevgilinizi özlemle anıyorsunuz ama ölenle ölünmez diyip İngiltere’ye yollanıyorsunuz. Malum Rubai yerine ulaştırılmalı. Bu arada Katya ya ölmediyse diye de içinizden geçirmiyor da değilsiniz.
7.Oliver Twist (Charles Dickens)
İngiltere’ye ayak basınca bir anda bir Yankesici tarafından cüzdanınızın çalındığını farkedeceksiniz. Polis çocuğu bir iki saat sonra getirir. İsminin Oliver Twist olduğunu ve aslında sizin oğlunuz olduğunu farkedersiniz. Bu yüzden tüm mirasınızı bu çocuğa verilmesi için noterden onaylı bir kağıdı imzalarsınız. Daha sonra hızla Titanik’e yetişmek için koşarsınız. Son anda Leonardo DiCaprio’nun arkasından atlarsınız gemiye. Eşiniz sizi gördüğüne sevinir ve gemide güzel günler geçirmeye başlarsınız.
8.Satranç (Stefan Zweig)
Gemide ünlü dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'in olduğunu öğrenirsin. Hemen eski Hitler'in seni aylarca odaya kapattığı günler aklına gelir. O odada gizlice çarptığınız bir satranç kitabıyla aylarca haşır neşir olduğunuz için satranç bilginiz üst düzeydedir. İşte böyleyken kader bir anda seni bu Dünya Şampiyonunun karşısında satranç maçı yapmaya vesile kılar. Ama bu satranç maçınız çok uzun sürmez. Tam rakibinizin çirkeflikleri yüzünden çıldıracakken gemi bir buz dağına çarpar ve kendinizi denizde bulursunuz.
9.Bir Kayıp Denizci (Gabriel Garcia Marquez)
Kendinizi zar zor bir kayığa atarsınız. Ne kadar arasanız da eşinizi ve Ömer Hayyam’ın rubaisini bulamayacağınızı farkedersiniz ve okyanusta tek başınıza kalırsınız. Tamı tamına 10 gün boyunca yaşamla ölüm arasında gider gelirsiniz ve 10 günün sonunda Amerika’da bir kıyıya çıkarsınız. Bir anda denizde 10 gün boyunca tek başınıza yaşamanız ülke gündemine düşer ve ünlü biri olup çıkarsınız.
10.Mahşer (Stephan King)
Ama bu ününüz fazla sürmez. 1960’larda bir virüs ortalığı sarar ve insanlığın çoğu ölür siz ise hala ayakta kalanlardansınızdır. Tam iyilerle kötülerin savaşına tanıklık edecekken yazın bittiğini farkedersiniz ve kendinize bu yaz da ne çabuk bitti derken kendinizi tatlı bir uykuya bırakırsınız.
İlk durak Petersburg. Yıl 19.yy. Bu kitapta Akakiyeviç adlı alt tabaka sayılan bir memurun basit ama içler acısı hayatına tanıklık edeceksiniz. Bu tanıklık sırasında Petersburg sokaklarında kaybolma pahasına gezerek bir şehri en iyi şekilde tanıma şansı bulacaksınız. Aman gezerken bir kürkçü dükkanına girip Akakiyeviç için bir palto alırsanız çok makbule geçersiniz ama sakın çok pahalı bir şey de almayın. Malum yol uzun ve sağlam bir ata verecek paranız da kalması gerek. Palto’yu Akakiyeviç’e verip sıkı pazarlıklar sonunda atınızı aldıktan sonra rota Semerkant. Güneye doğru hızla ilerlerken Moskova’da bir mola verip kardeşini ziyarete gelen Anna Karenina’yla bir çay içmenizi tavsiye ederim. Aman fazla oyalanmayın yolumuz uzun ve yaz kısa. Kafkaslarda da dikkat edin Hacı Murat kitabı patlak vermiş durumda olduğu için ormanlardan geçerken göğsünüze bir kurşun yemeniz an meselesi olabilir.
2.Semerkant (Amin Maalouf
Ve uzun uğraşlar sonunda Semerkant’a ulaşıyorsunuz. Yıl 11. yy. Hemen Ömer Hayyam’ı burada bulsanız iyi edersiniz. Ömer Hayyam’la yaptığınız sohbetlerin hiç bitmesini istemeseniz de yıllar hızla ilerliyor. Bu sırada Türkleri, Hazar Bölgesi çevresini iyice tanırken kendinizi 19. yy İran’ında modernleşme harekatlarına katılırken buluyorsunuz. Bu sıra elinize Ömer Hayyam’ın Rubaiyat kitabı tutuşturuluyor ve bunu Amerika’ya götürmeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Ama acele etmeden önce İran’da tanıştığınız eşiniz için de bir at alsanız iyi edersiniz. İsmi Şirin ve o da bu Rubaiyat’ın Amerika’ya götürülmesini gerçekten istiyor. Birlikte dört nala Halep’e ilerleyip İstanbul’a giden trene biniyorsunuz.
3.Doğu Ekspresinde Cinayet (Agatha Christie)
Bu sırada 20. Asra geldiğinizi farkediyorsunuz. Trende ünlü dedektif Hercule Poirot ile tanışıyor ve kendisinden anılarını anlatmasını istiyorsunuz. Sizi kırmıyor ve başından geçen bir iki hikaye anlatıyor hikayeler bittiğinde “Belli mi olur belki yarın bineceğimiz Doğu ekspresi treninde de bir hikaye çıkar.” diyerek göz kırpıyor sana. Bu sırada Tren Konya’da duruyor. Birazdan tekrar kalkacak ama acele ederseniz Adana’ya da bir göz atıp gelebilirsiniz.
4.Zıkkımın Kökü (Muzaffer İzgü)
Yıl 1940’lar. Adana’da çocukluğunu geçirmiş bir yazarın hayatına tanıklık edip bu yazarı takdir etmeden duramazken treninizin kaçacağını farkedip hemen koşuyorsunuz. Allah’tan tren sizi görüyor ve giderken durup sizi alıyor. İstanbul’a varıp zar zor Doğu Ekspresi treninde yer buluyorsunuz. Tren hızla ilerlerken trende bir cinayet oluyor ve tüm suç size atıldığı için trenden apor topar kaçmak zorunda kalıyorsunuz. Kaçmadan eşinize Titanik gemisinde buluşalım diye bir not bırakıyorsunuz.
5.Güvercin (Patrick Süskind)
Hızla Almanya’ya gidiyorsunuz. Burada bir oda kiralayıp monoton bir hayat sürmeye başlıyorsunuz ama bu monoton hayatınızı odanızın önüne tüneyen bir güvercin mahvediyor ve koca bir gününüz berbat geçiyor. Gün sonunda Hercule Poirot’un cinayeti çözdüğünü ve sizin katil olmadığınız anlaşılınca hemen rotanızı İngiltere’ye çeviriyorsunuz.
6.Katya'nın Yazı (Nicholas Seare-Trevanian)
Ama yanlış otobüse binerek kendinizi İspanya’nın Bask bölgesinde buluyorsunuz. Bir anda 2. Dünya Savaşı öncesi anılarınız canlanıyor. Burada bir yaz tanıştığınız Katya adlı eski sevgilinizi özlemle anıyorsunuz ama ölenle ölünmez diyip İngiltere’ye yollanıyorsunuz. Malum Rubai yerine ulaştırılmalı. Bu arada Katya ya ölmediyse diye de içinizden geçirmiyor da değilsiniz.
7.Oliver Twist (Charles Dickens)
İngiltere’ye ayak basınca bir anda bir Yankesici tarafından cüzdanınızın çalındığını farkedeceksiniz. Polis çocuğu bir iki saat sonra getirir. İsminin Oliver Twist olduğunu ve aslında sizin oğlunuz olduğunu farkedersiniz. Bu yüzden tüm mirasınızı bu çocuğa verilmesi için noterden onaylı bir kağıdı imzalarsınız. Daha sonra hızla Titanik’e yetişmek için koşarsınız. Son anda Leonardo DiCaprio’nun arkasından atlarsınız gemiye. Eşiniz sizi gördüğüne sevinir ve gemide güzel günler geçirmeye başlarsınız.
8.Satranç (Stefan Zweig)
9.Bir Kayıp Denizci (Gabriel Garcia Marquez)
Kendinizi zar zor bir kayığa atarsınız. Ne kadar arasanız da eşinizi ve Ömer Hayyam’ın rubaisini bulamayacağınızı farkedersiniz ve okyanusta tek başınıza kalırsınız. Tamı tamına 10 gün boyunca yaşamla ölüm arasında gider gelirsiniz ve 10 günün sonunda Amerika’da bir kıyıya çıkarsınız. Bir anda denizde 10 gün boyunca tek başınıza yaşamanız ülke gündemine düşer ve ünlü biri olup çıkarsınız.
10.Mahşer (Stephan King)
Ama bu ününüz fazla sürmez. 1960’larda bir virüs ortalığı sarar ve insanlığın çoğu ölür siz ise hala ayakta kalanlardansınızdır. Tam iyilerle kötülerin savaşına tanıklık edecekken yazın bittiğini farkedersiniz ve kendinize bu yaz da ne çabuk bitti derken kendinizi tatlı bir uykuya bırakırsınız.
Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.
0 Yorumlar