Beni Bırakma (Harold Robbins) kitap incelemesi - Ahmed Yasir Orman

Beni Bırakma (Harold Robbins) kitap incelemesi

Beni Bırakma kitap incelemesi

Yazar:Harold Robbins
Sayfa Sayısı:260
Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi (1960 basım)
Puanım: 6/10

Beni Bırakma, Harold Robbins
          İkinci dünya savaşı sırasında yaşamış Amerikan yazarların ABD’nin içinde geçen kitaplarını okumayı seviyorum. Çünkü bu kişiler savaşı dışarıdan görmüş oluyorlar ve kendi ülkelerinde apayrı bir dünyanın içinde kendi kafalarına göre yaşıyorlar. Bu yaşam tarzları da tabi haliyle yazdıkları kitaplara ve konulara da geçtiği için haliyle kitaplarda ayrı bir tat oluyor. Bu yazarlara verebileceğim örnekler Harold Robbins, Jackie Collins, Charles Bukowski... Dediğim yazarlar kendi içlerinde biraz ayrılsalarda benim için bu dedğim kategoriye girebiliyor.


               Şimdi ise size Harold Robbins’in Beni Bırakma adlı kitabından bahsedeyim. Yazar diğer kitapları gibi bu kitabında da betimlemeden çok olay akışına önem vermiş ama nedense bu kitabını yazarın diğer kitapları gibi sevemedim. Diğer kitaplarından farkı daha kısa bir olay, daha az karakter ve daha kısa sürede geçmesiydi. Kitaba bir reklam şirketinin patronu olan Brad isimli bir adam karşılıyor. Bu adam hikaye boyunca çok dürüst biri olarak lanse ediliyor. Çok iyi yürekli biri olarak gösteriliyor ama bana göre bu adam dürüst falan değil. Birazdan anlatınca da bana hak vericeksiniz. Bu adam 43 yaşında biri. Daha kitabın başında karısını ne kadar çok sevdiğinden, çocuklarına olan düşkünlüğünden bahsediliyor. Klasik bir aile babası olarak görebiliriz ama ne hikmetse o gün bürosuna gelen Elaine isimli bir genç kadına anında tutulabiliyor. Burada bir parantez açmak istiyorum. Bu Elaine sosyateden biri. Amcası da çok zengin biri falan. Brad bu kişi gelmeden önce bu sosyatedeki insanların isimleri de kişilikleriyle benzer oluyor ya da garip bir isim olmuyor diye düşünüyor. Yani Kezban isminde çok ünlü bir kişiyi Türkiye’nin sosyetesinde görmüyoruz gibi düşünebiliriz. Tabi sonra öğreniyoruz ki Elaine’nin de gerçek ismi kulağa hoş gelmeyen bir isim olduğu için takma isim kullanıyormuş. Neyse parantezi kapatıp ben kaldığım yerden devam edeyim.
               İşte Brad bu Elaine’ye hemen tutuluyor falan ve kitap boyunca bu kadınla birlikte olabilmek için de elinden geleni yapıyor. Yahu bu adam bu kadar şıpsevdi biriyse ve de duygularını dizginleyemeyecek biriyse de nasıl karısıyla bu kadar yıl evli kalmayı başarmış. Burada bir soru işareti oluşuyor. Başka bir soru işareti de şu: Bu Elaine Brad’in evli olduğunu biliyor ve de kendi kocasını ve çocuğunu çocuk felci yüzünden kaybetmiş ve bu yüzden kendini yalnız hissediyor. Bu yalnızlığını giderebilmek için de bencilcene başkasının yuvasını yıkmaya çalışıyor ve bu arada bu kadın kitap boyunca çok iyi biri olarak lanse ediliyor. Brad için de hep “sen çok dürüst birisin” diyip duruyor. Burada ben hadi lan ordan demek istiyorum. Böyle başkasının yuvasını yıkmaya çalışan insana iyi, karısını aldatıp ondan boşanmayı düşünen erkeğe de dürüst denmez. Ne yapıcan insanın içinde inanç olmayınca böyle duygularını dizginlemek yerine hayvanlar gibi açığa çıkarabiliyorlar. Kitabın sonlarına doğru da Brad Elaine’ye “karım bizim ilişkimize anlayışla karşılayacak gibi düşünüyorum” diyor. Bir dakika yahu. Neyi anlayışla karşılayacak? O kadın seninle evlenerek gençliğini sana feda etmiş, iki çocuk dünyaya getirmiş ve 40’ından sonra da senin boşanma isteğine mutlulukla mı karşılık verecek!  Bir düşünün bakalım o kadının halini. Büyük ihimal hayatının geri kalanında evlenemyecek de ve yaşlandığında yalnız kalacak. Sadece bencil bir koca yüzünden. Belki diyebilirsiniz ama bu hayata bir kere geliniyor falan filan. Eee o zaman bunu evlenmeden önce düşünecekti. Bir de bu adam bir anda o hafta karısını başka biriyle daha aldatıyor ve bunu Elaine görünce kızıyor. Hatta sonra empati yapıyor Brad’in karısına. Bi de hala dürüst demeye devam etmiyorlar mı bu adama. Anlamadığım başka noktada Brad yeni tanıştığı her kişiyle bir anda 40 yıldır tanıyormuş gibi davranıyordu. Açıkçası bana bu ilginç geldi. Niye insan iki gündür tanıdığı biri için uçakla başka şehre gitsin ki? Brad de heralde Bradd Pit falan ki işte ilk tanıştığı kişileri kendine etkiletip bir telefonla kendi olduğu şehre getirebiliyor. Burada ne yapacan o zamanın Amerika’sında ahlak değerleri çömüş falan desem de biraz da yazarın kaleminden kaynaklanan sorunlar da varmış gibi geliyor bana. Neyse bu kadar Brad’in hayvansı hislerinden bahsetmek yeter.
               Kitapta bir de Matt Brady isimli bir para babası var. Brad’i kendi şirketinde çalıştırmak istiyor ama çok dürüst(!) Brad böyle adamın yanında çalışmak istemiyor çünkü bu işi kabul ederse kendi reklamcılık şirketinde bir sürü insan işsiz kalacak falan cart curt. Hatta Brad, Brady için dobra dobra konuşuyor bürosundan kovuyor. Tabi paranın her zaman üstün olduğu bir toplulukta yaşadıkları için Brady: “Seni bitireceğim oğlum” diyerek iki üç telefonla Brad’in tüm işerini elinden alıyor. Anlayacağınız kitapta şöyle dürüst diyebileceğiniz insan sayısı o kadar az ki. Bir Brad’in eşi vefakar birisi ama kitapta en çok üzülen de o. Kitapta işte karakterik özellikler birbirine karışmış; kötü iyi, iyi kötü olmuş. Kitaptaki karakterlerden tiksindim adeta.
eski kitap, sararmıs kitap

               Okuduğum kitap da 1960 basım olunca sayfaları sapsarı ve de kitap buram buram kitap kokuyordu. Kitabın ilk sahibi olduğunu tahmin ettiğim kişi ismini ve tarihini not düşmüş. Tülay Kurşun 3/3/1964. İnternette baktım bulabilir miyim diye de haliyle bulamadım. Kim bilir belki de şuan aramızda yoktu. Hayat ne ilginç değil mi o kişinin değdiği kitaba yıllar sonra ben de değebiliyorum. Ne yapacaksın hayat sürprizlerle dolu. Bu arada kitap eski olmasından dolayı kelimelerde, eklerde bazı değişikler vardı. Mesela kitapta “dolaşmaya” demek yerine çevirmen “dolaşmağa” yazmış. Ya da en lüks restoranda Brad iskemleye oturdum diyebiliyor. Haliyle dilde insan gibi canlı olduğu için kendi içinde yıllar içinde değişikler gösterebiliyor.
               Bu yazardan bir kitap okuyorsanız bence bu kitabını en sonlara atın derim. Yazarın daha güzel kitapları var bundan önce onları okumak en iyisi. Şimdi direk şu kitabı en iyisiydi diyemeyeceğim ama bu kitabı okunması gereken ilk kitabı olmayacağı kesin. Kesinlikle bu yazardan bir kitap alın okuyun derim. Farklı yıllardaki farklı coğraflyaları, farklı insanları tanıyacaksınız bu yazar sayesinde. Neyse bu incelenmeyi buraya kadar okuyan güzel insanlar hepinize bol okumalı günler dilerim.

Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

               

Yorum Gönder

0 Yorumlar