Trendeki Kız kitap incelemesi
Yazar:Paula Hawkins(1972-....)
Sayfa Sayısı:360
İthaki Yayınevi
Puanım:7/10
Drde ara sıra 9.90
indirimi olur. 30 liralık bir kitabı bu sayede %66 ucuz bir şeklide
alabilirsiniz. Tabi bu indirimlerde biraz hızlı olmak gerek yoksa pahalı
kitaplar hemen bitiyor. En sona da kala kala gerçek fiyatı 10 lira olan yani
indirim yapmanın pek de mantıklı olmadığı kitaplar kalıyor. Neyse lafı
uzatmadan sadede geleyim. Dr’de mart ayında böyle bir indirim olmuştu. Hazır bu
indirim varken arkadaşıma bir kitap alayım diye düştüm kitapçının yoluna. Baktım
kitaplara bir türlü seçemeyince en iyisi arkadaşı arayayım o kendine seçsin
dedim. Ne de olsa okuyacak oydu. Aradım kitap isimlerini söylerken “Trendeki
Kız” dediğim an arkadaşım “Bu kitabı al.” Ben biraz homurdanır gibi oldum. Her
zaman Newyork Bestseller tarzı kitaplara önyargılı bakmışımdır. Okusam bile
kütüphaneden falan alırım ki kitabın biraz daha bestseller olmasına katkı
sağlamayayım. Şimdi arkadaş bu kitabın ismini verince el mahkum mecbur “Trendeki
Kız”ın bestseller olmasında benim de katkım oldu. Tabi kitabı arkadaşım başka
şehirde olduğu için 4-5 gün sonra verebileceğim için ve de kitabı okumadan
hediye etmenin caiz olmadığını bildiğim için ben de açtım arkadaştan önce kitabın
tadına bakmış oldum.
Yazar, klasik polisiye
kitaplarında yapılanı yapıyor diyebiliriz. Önce üstüne basa basa katil olmayan
kişileri katilmiş gibi gösteriyor. Düşük seviyeli okurda hemen bu kişilerin
katil olduğuna inanıyor. Tabi yazar, kitabın sonunda hiç beklenmedik birinin(!)
katil olduğunu söyleyince bu düşük seviyeli okurun ağzından “Allahuekber”,
“Jesus Christ”, “putain!” gibi kelimeleri duymanız kaçınılmaz oluyor. Yine de
saçma romantic kitaplar bestseller olmamış da bu kitap olmuş diyip şükredelim.
Kitaptaki ana karakter
Rachel adında bir kadın. Arkadaşına işten kovulduğunu söyleyemediğinden her
sabah işe gidermiş gibi trene biniyor. İşten kovulmasından ötürü bunalıma
girmiş bu ablamız kendini iyice içkiye vermiş durumda. Her gün trenle yolculuk
yaparken eski kocasının evinin yakınındaki bir ev hep dikkatini çekiyor. Tabi
ablamız işsiz olduğu için her gün bu baktığı evdeki karı kocaya kendi kafasında
senaryolar kuruyor. Biraz da eski kocasıyla kuramadığı mutluluğu bu çift
üzerinden hayal etmeye çalışıyor. Tabi günlere giden teyze tavırları takılan
Rachel ablamıza sanane demeden edemiyoruz. Ulan sanane elalemin hayatı. Her gün
de tren camından gözetlenmez ki gizli gizli başkasının evi!
Rachel bir gün trenden
evdeki kadının kocasının dışında biriyle olduğunu görüp şaşırır. Daha ilginci
ise o gece kadın kaybolur. Rachel kadının gizli sevgilisini tek bilen kişi
olduğunu düşündüğünden bu olaya kendini dahil etme isteği duyar. Daha sonra
kadının cesedi ortaya çıkar. Bu cinayetten kadının kocası Scott sorumlu
tutulur. Hatta bunu başta da dediğim gibi yazar çok bariz bir şekilde yaptığı
için Scott’un katil olmadığını hemen anlayabilirsiniz. Bu cinayet işinde Rachel’in
eski kocası Tom ve karısı da vardır. Neyse bundan sonrasına pek değinmeyeceğim. Kitabın dili akıcı ve yalın diyebilirim. Benim çerezlik diye tabir ettiğim kitaplardan. Yani okuduğunuz ağır kitaplardan sıkıldıysanız ara da bu tarz kitaplarla soluk alabilirsiniz. Dünya’daki genel okur kitlesi de bu tarz okuması kolay kitapları sevdiği için hemen girmiş bestseller rafına bu kitabımız.
Yazar bana göre kitapta
Rachel’in bitmiş tükenmiş ruh halini iyi anlatmış. Yaptığı bir iki yerdeki
tasvirler sayesinde de Rachel’in içki yüzünden nasıl da güzelliğinin yok
olduğunu okurlara düzgün bir şekilde yansıtabilmiş. Özetle yazarın karakterlere
yüklediği psikolojik halleri iyi bir şekilde okuyucuya gösterdiğini
söyleyebilirim. Tabi kitaptaki bu artı diğer eksileri tam olarak nötrleyemeyeceği
için kitap için ne iyi ne de kötü diyebilirim. Benim için arada kalmış bir kitap. Eğer sıradaki okuyacağınız kitapta bir şey öğrenmek için değil de sadece
eğlenmek ve dinlenmek için kitap okuyacağım diyorsanız bu kitap tam size göre.
 |
| Emily Blunt |
0 Yorumlar