Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi (Melissa P.) kitap yorumu - Ahmed Yasir Orman

Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi (Melissa P.) kitap yorumu


      (Bu yazıda sizi rahatsız edebilecek bazı hassas konulara girilmiş olabilir.)
        Bu kitaba yorum atanlara bakarsanız çoğunda “İçinde cinsellik barındıran boş bir kitap. Okumazsanız hiçbir şey kaybetmezseniz .” gibi laflar ederken kitaba bir puan atan kafasını kuma gömmüş insanlar görürsünüz. Ben bu tarz laflar ederek kafamı kuma sokmayacağım.  Üzülerek söylüyorum ki yazar kimsenin konuşmadığı bazı gerçekleri bu kitapta haykırmış. Ergen dediğimiz çocukların ne hallerde olabileceğinin bir örneği sadece bu kitap ama ne yazık ki anne babalar ya saf numarası yapıyorlar ya da gerçekten anlayamıyorlar. Her anne babaya göre çocukları en zeki ve en masum kişiler. Ama anne, babalar size bir itirafta bulunayım çocuklarınız sandığınız gibi masum değil. 13 yaşındaki bir çocuk artık her şeyi idrak etmeye başlıyor ama anne ve babalar hala çocuklarını hiçbir şeyden haberi olmayan bir çocuk olarak düşündüklerinden çoğunlukla çocuklarıyla bazı meseleleri ciddi bir şekilde konuşmuyorlar. Bu sefer 13-19 yaş aralığındaki çocuk ne yapıyor? Çevresinden gördüklerini o çevreye sırf kendini kabul ettirebilmek için yapmaya çalışıyor. Şuan gidin bakın orta okul ya da liseye giden çocuklara. Neredeyse çoğu sigara içmektedir. Anne babalarının öğlen yemek yemesi için verdiği 3 kuruş parayı aç kalma uğruna sigaraya yatırır. Parası olmadı mı sigara içemediğinden elleri titrer ve etraftan sigara dilenmeye başlar. Her akşam eve giderken de ana babası anlamasın diye üstüne parfüm sıkar. Ağzına da sakız atar öyle eve gelir. Zaman zaman ailesine yakalanmamak için o parfümü ağzına bile boca edebilir.
                Şuana kadar anlattıklarım belki masal gelebilir ya da yok canım benim oğluşum, biricik kızım böyle bir şey yapmaz diye düşünebilirsiniz. Siz böyle düşüne durun ben kafamdan uydurduğum senaryoya devam edeyim.
                Eve gelen çocuk doğruca odasına gider. Bilgisayarını açar ya da telefonunda takılmaya başlar. O zımbırtıların başında fazla durmadıktan sonra sorun yoktur. Çünkü anne ve babaları sadece çocuklarının dersleri kötüleşmeye başladıklarında o zımbırtıları ellerinden alır ya da o bilgisayarın başında oturması için bir limit koyar. Anne ve babaların bunu yapması da güzel bir şeydir ama neden bir de çocuklarının o aletlerin başlarında ne yaptıklarını sorgulamazlar?  Oturup çocuk o bilgisayarda mario ya da bilgilendirici belgesel izlemiyor sonuçta. Acaba ne yapıyor çocuğunuz o bilgisayarlarda? Belki de aynı kitaptaki çocuğun başına gelen gibi 30 yaşlarındaki bir adam çocuğunuzu kandırıyor olabilir? Siz ise çocuğunuz odasında güvenle oturuyor sanabilirsiniz. Ya da daha 14 yaşındaki çocuğunuz izlemek istediği diziyi açtığı internet sitesinin çevresindeki reklamlarla bahis siteleriyle ilk tanışmasını gerçekleştiriyor. Tabi bu arada tek bahis siteleriyle tanışmakla kalsa iyi cinsel içerikli sitelerle de tanışması da fazla geç olmuyor çocuklarınızın. (Tabi internet olmasa da çevresi, arkadaşları da yeterli olacaktır bazı kötü alışkanlıklara başlaması için.)
                Belli bir süre sonra Mervelere ders çalışmaya gidiyorum yalanları atılmaya başlıyor anne babalara aynı kitapta olduğu gibi. Ebeveynler doğru düzgün sorgulamıyor bu durumu. Çocuk evden çıkıyor ve karşı cinsinde bulunduğu bir evde arkadaşlarıyla toplanıyorlar. Anne babalarının saf zannettiği çocukları aynı kitaptaki gibi daha o yaşlarında karşı cinsle her türlü işi yapmaya başlayabiliyor. Tabi bu arada çevresine göre bazı yerlerde içkiye bazı yerlerde ota b.ka bulaşabiliyorlar. Bazısı için bu senaryo  gazetelerin 3. sayfasında “Çakmak gazı çeken liseli genç öldü.” gibi haberlerle son bulabiliyor.
                Bu anlattığım olaylar ise her türden ailenin çocuğunun başına gelebilir. Ailenin gelir düzeyinin yüksek olması ya da ebeveynlerinin en iyi işlerde olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Hatta bu durumun ülkesi bile farketmiyor. Kitapta geçenler İtalya’dandı. Benim anlattıklarım da Türkiye’den. Her ikisinde de mağdur olan çocuklar, gençler.
 Her çocuk bu dediklerime bulaşmasa bile en azından bu tarz olayların olduğu ortamlara girmek durumunda kalıyor. En iyi dediğimiz çocuk bile en sonunda bazı şeylerden etkilenebiliyor. Çocuklarımızdan bu tip durumlarla karşılaşmadan önce oturup onlarla konuşmalıyız ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu baştan idrak edebilsin.
Bir de kitapta da baş karakterimizin de üye olduğu arkadaşlık sitelerinden bahsetmek istiyorum. Günümüzde bu tarz sitelerin ismi Tinder gibi uygulamalar oldu ve bu tarz uygulamalara uzaydan insanlar üye olmuyor. Senin, benim gibi diyeceğin bir sürü insan üye. Ve buradaki ahlaksızlıkta kızı erkeği farketmiyor. Yakışıklı bir erkek fotolu ya da güzel bir kız fotosu ile bir hesap açın, anında size bir sürü iğrenç fotoğraflar, videolar gelecektir. Bu fotoğrafları, videoları atanlar da sadece hırlısı hırsızı değil. Normal hayatta belli bir statüde olan insanlar da bu tarz olaylara karışabiliyor. Ne üzücü bir durum değil mi? Ne yazık ki insan çoğunlukla kötüye meyilli olduğu için kimliğinin ifşa olmayacağı en ufak durumda o insandan beklemeyeceğiniz hal ve hareketlere bürünebiliyor. Aynı Dr Jekyll ile Bay Hyde kitabındaki toplum içindeki statüsü yüksek doktorun kendini farklı bir insana dönüştürmesiyle bir anda kötü bir insana dönüşebilmesi gibi. Kitapta da zaten baş karakterimiz ara ara bu durumdan fazlasıyla dert yanıyordu.
Daha anlatılacak söylenecek çok şey var ama burada kesiyorum. Bazılarınız abartma yahu diyecek kitaptakiler de kurgu senin anlattıkların da abartı diyecekler ama maalesef kitabın çoğu bildiğim kadarıyla gerçek. Anlattığım ve anlatamadığım daha bir sürü şey de çevremdeki gözlemlerime dayanıyor. Çocuklara üzülüyorum. Ebeveynlerine ise kızıyorum. Keşke çocuk yapmak bu kadar kolay olmasa da bu kadar genç heba olmasa. Yok mu dostlar bu gençleri kurtarmanın bir çözümü?

Neyse yahu lafı uzatmadan iyi nesillerin yetişmesi ümidiyle herkese kucak dolusu selamlar. 

Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Yorum Gönder

0 Yorumlar